Pazar, Aralık 30, 2007

NE YAPMALIYIM?



ne yapmalıyım bilemiyorum
çaresizim, boşluktayım

yaşananlar ve işime gelenleri işime geldiği şekilde anlamalar sonucunda yaptığım onca başvuru
ne diyecem ararlarsa
hadi kariyer.net güzel vazgeçtim diyosun tamam diyo
ama ya diğerleri
ne diyecem "kusura bakmayın kalcak yerim yok artık beylikdüzünde" mi diyecem
o neydi adı stargrup ha ne olacak onlara?
ne diller döktük, nasıl kendimizi zorladık 2 satır yazalım diye
dalga geçiyor bu, telefon masrafı ettirdi şerefsiz demezler mi?

ama asıl sorun o değil yani ne diyecem değil
ne yapacam
yanlış anlamışım
artık eşitiz dediğim değilmiş meğer
insan bozuluyor işte
elimde olan bişey değilki bu
kim olsa bozulur, kim olsa

ama aslında ne yapacam ben şimdi?
ne iş yapacam?
niye çalışıyorum?
niye iş arıyorum?
ne zaman doğru anlıcam?

ama asıl ve asıl soru
ne yapmalıyım?
ne yapmalıyım ben şimdi?
eşime ne yapmalıyım, ailesine ne yapmalıyım?
kendime ne yapmalıyım aileme ne yapmalıyım?
ne yapmalıyımda düzelme sinyalleri gelmeli?
ilanlarınıda çeksek, istanbula gitmesekte şimdi ne yapmalıyımda artık herkes anlamalı neyi nerde ne zaman neden istediğimi

nelerden hoşlanmalı
nelerden mutlu olmalı
neyi istemeli
neyi istememeliyim?
ne sormalıyım kendime?

ben niye böyle oldum ey tanrım?

Cuma, Aralık 28, 2007

ahanda çukulata tadında bir öykü

üniversite 5. sınıf zamanları...

gençlik başımda duman, aşk meşk gelir geçer ,yalan günlerindeydi artık kahraman
diyorduki artık aşkı aradık, bulduk dedik patladık, ne olursa saralım yolumuza bakalım...
gelenle yol alır gidenle makara yaparız felsefesindeyim

ki öylede oluyordu
önüne gelene sardırıyor, muhebbete giriyor
olanla ölene çare bulunmuyordu

yetmiyordu olanlar, daha fazla daha fazla istiyordu (nasıl kahramansa)
eskiler,yeniler,potansiyeller,kinetikler,.. sınırlar zorlanıyordu
atlamaya yer arıyordu yaww işte habu kahramanımız

geçen yazdan sardırmaya çalıştığı bi kız vardı
kız aslında içten yollu,gezentinin,ortam kızının önde gideni olmasına karşın
ebattan olsa gerek bi olura gelmemişti
yazında kankasının telefonundan cevap verip "bu ara bundayım" demişti
ordan kalma ,sarkıntı kankası telefon sahibesiylede
gel zaman git zaman çağrılaşmalar, msjlaşmalar başlamıştı.
birgün kahramanımız dediki "ben buna neden yazmıyorum?"
ve başladı kankasına yazmaya

gelen mesajlar ve konuşmalar doğrultusunda kafasında oluşan profil; çakmasarı, ortam sever, günlük yaşayan, eylence insanı bir istanbul öğrencisi idi.
"vallaha bi punduna getirip bitirmeli bu işi" diye düşündü ve yoğunlaşmaya başladı
(çukulata tadına yeni geldik)
gel mesaj, git mesaj artık muhabbet koyulaşmış
aile üyeleri bile ismende olsa bünyelere oturmuştu
günün belirli bir zamanında artık aileden biri olmuşlardı

BİR GÜN ..
bir gün kızımızın ,kahramanımızın yaşadığı yer olan izmire gelme durumu oldu
ve geldiler (o arayıda 3 blog çıkarırımda uzatmıyorum)
"göztepedeyiz, düğün evi burda" demişti kız
içi içine sığamayan, heyecanın sınırlarına yakın gezinen kahramanımız "tamam" dedi "ben seni bulurum"
hayatında belki 2 belki 3 kez gittiği bir yerde, hiçbir yer bilmiyen bir kızı bulucak
kardeşine dediki "geldiler, izmirdeler, oraya gidiyoruz" ve bindiler otobüse (çankayadan)
otobüs mezarlık başından yukarı çıktıkça içinde bir his uyanıyordu "ulan neresi göztepe?"
ve bir durakta bastı indiler
burdan aşşağıya iniyoruz
in allah in, in allah in nası bir yokuş
-abi sen burayı biliyomusun?
-yoo
-e nasıl bulcaz?
-dur bakalım bulduğumuz kadar...

artık deniz gözüküyor, bayaa denize iniyorlardı
"göztepede bi iskele olacaktı" dedi kendi kendine ve aradı
-göztepe iskelesinin neresinde bu kaldığınız ev?
-vallaha bilmiyorumki, deniz kenarında ama bizim ev içeri bakıyor
-tamam
(neyine tamam lavuk, anladı sanki)
-burdan sola dönelim kardeşim
yürü..... yürü..... yürü....

(işte çukulatanın kendini verdiyi ilk an)
aha arabaları bu olmalı
38 plaka ,beyaz, transportır :)
-alo .... ben sizin arabanın karşısındayım hadi aşşağa in
-yaa manyakmısın, annem yattı uyuyo
-ee
-esi kusura bakmayın yaa, dönün gidin bari siz daha yeni yattı
-kızım sen in ben senide bulurum
-ben bilmiyorum bi yer
-olsun sen in bi
-babamla inelim o zaman
-oluuur

bir tatlı rüzgar esti hafif hafif sağdan
rüzgar dediki kulağına " aşkımmm"
birden döndü ve ilk gözüne çarpan uykudan yeni uyanmış dev gibi birşey
yok dedi
bu olamaz
hemen yanında sert görünümlü iri kıyım bi baba
bu zaten olamaz
öbür tarafta 1 göz gördü
hemen yanıbaşındaki gözüde farkedince anladı
bu o ....
çakmaklar çaktı gözlerinde
içine çok zamandır akmayan aktı
istemsizdi artık ayakları
,dili, elleri, dudakları, gözleri
kapılmıştı o çakmaklara
"acaba?..."
yanlarına gidiyordu
kız heyecanlandı, ürktü
hiç bir şey umrunda değildiki artık
o bakış yorgan, battaniye, yastık gibiydi
o bakış esrar gibiydi havada gidiyordu
o bakış en kralından alkol gibiydi bir anda çarpmıştı
o bakış en olmadık zamandaki gerçek gibiydi soluk almak, almamak önemsizdi
onlar üzerlerine gelen bu adam ve kızdan kaçtıkça, kahramanımız ve kardeşi üzerlerine yöneliyordu
eli cebinden çıktı
istemsizdi
o eli tutmalıyım bilader dercesine

ama yanlarından geçip gittiler
babanın yüzünde "delimine" bakışı
kızın yüzünde "tam manyak" duruşuyla

dolandılar ve sahile geçtiler
kız tarafı ilk sağdan
oğlan tarafı ilk soldan
sahil kenarına oturup bekletti kardeşinide "bi daha göreyim kız"
ve uzaktanda olsa bir daha gördü
ne çakmasarıydı nede diğerleri
ebatlarını sorun edebilecek kadar iyiydi
ama kahramanımız gram pişman değildi
o bakışı aldığı ilk gözlere sahipti o kız
ne olsa boş

(bizim çukulatanın tadı ha böyle, size belki acı gelir belki aşırı tatlı belkide gereksiz)
o bakışın ayrıntılı tarifini ilerleyen bölümlerde anlatalım böyle yüzeyseloldu
teşekkürler

benim hakkımda ne düşünüyorsan allah sana iki katını versin :)

Pazartesi, Aralık 24, 2007

Doğruculuk

Bilmiyorum yazılarımda kim nerde oluyor veya kime ne faydası olur veya bana ne faydası oluyor
bildiğim şey geçen her saniyede kötüleşiyorum.

doğrucu oluyorum
şimdi bu ufak bir kelime oyunu aslın doğruculuk= doğru yapan kişinin akımı
yani doğru yapan kişi=doğrucu onun akımıda doğruculuk

peki ya doğru yapmak? oda doğru uydurmak aslında
ne doğru ,niye doğru hiç girmiyecem onlara şimdide ben yine boş boş yazıcam işte

blog yazmak nedir sizce doğrucu?

bence blog yazmak abazalıkta son noktadır.
e bende yazdıma göre o kadar noktalanmış bizimde defterimiz sevgilimiz tarafından

doğruculuğun bana ne yararı var?

yok diyorum...

gelelim asıl meseleye ben niye blog açtım?

belki etkilerim bikaç kişiyide burdan çekip çıkartma yaparlar beni gazetede köşe yazarı olurum (zooor dediğini duymuyorum ) o köşemide okuyan sevgilisi kıskançmı kıskanç, mendebuur bir taş çıkar, msn sinin kişisel iletisini benden okuyup etkilendiği bir kelimeyle süsler diye
veya kızdığım içindir ha?
neye kızdım anlatayım
sinirlendiğinde bunu bana yaşatan sevgilimin artık yaşatmamasına,
bana mail atan yerlerinin artık atmamasına,
beni arayan yerlerinin artık beni aramamasına,
beni çaldıran yerlerinin çaldıramamasına,
"iyi geceler tatlı rüyalar" demeden uyumayan bünyesinin artık sallamamasına kızdım
ee ne var bunda? diyebilirsiniz , git defterine yaz arkadaşım ...
hayııııııırr işte bana yaşatılmayan sinirlenilmiş hal "bir dahada açma tamam mı" denilip kapatıldıktan sonra bu a.k. bloglarına yazılıyor
okuyanlara yaşatılıyor

Hayatın anlamı denen şeyi size anlattına inandığınız zaman geliyor diyorki "sıktın" "bıktım" "yıldım"
ama ben doğrucuyum ya , illa benim dediğim doğru ya ondada onu suçlu bulacam diye sorgu, tartışma hiçbişey yok.. hemen blog yazısı "ayrılık üzerine..."
ayrılmışısda haberim yok iyimi
bide üzerine yazısı bile yazılıp bloğuna konulmuş

AĞAÇ AĞACA küsmüş ne dal sarkar ne zeytin olur hesabı
benim sevdiğim bana küsmüş ben ona
yarın yine bir günaydın -günaydın
aradan bikaç saat sonra artık kim dayanamazsa -naber?
sonra sanki "yanlızım" diyen o değilmiş gibi -iyiki benim sevgilimsin aşkım

bakın şimdi size soru sorucam
sor dedim bloğunda bak insanlar ne dicek diye sormamaış
ben sorayım

şimdi bir ilişki var
sonra bir taraf (kız erkek farketmez) evlenmeyi istiyor
diğer taraf erken diyor
sonra isteyen diyorki ne zaman?
karşısı sallama maksatlı olaki okullarımız bitince diyor
tamam bekliyorlar ama okullar bitiyoor
hemen evlenelim
-olmaz
-o zaman nişan yapalım
-eeıı olabilir
bunun üzererine oğlan tarafı gidiyor istiyor kızı (o gidişi hiç açmıyım şimdi)
kız tarafıda tamam diyor
(oğlanla kız duymuyo bunları haaa)
ama nişan için sonra gelin

aradan geçen zaman içinde, kalbur saman içinde istekli taraf bastırıyor basırıyor
ailesine, sevdiğine, oraya buraya
ve ailesini ikna ediyor "biz NİŞANA hazırız evlat"
sevdiğini ikna ediyor "valla olur aşkım"

sıra kimde karşı tarafta => soru1 - haksızmıyım?(13 puan)

oda uğraşıyor ,didiniyor, fırsat kollayıp uygun zamanlarda konuşuyor ama nuhhhh diyolar
birgün dayanamayıp diyorki
yılbaşında nişanı yapalım mı?
ailesiden gelen cevap %99 bahane
bunu herkes, söyleyen dahi biliyor
nişan yapmama için sunulan bahane ise : birbirinizi tanıyın, gelsin bizde kalsın biraz bakalım

soru2 - böyle bir durumda istekten kuduran tarafın sanki bunlar hiç olmamış gibi gidip evlerinde 1-2 ay (yaklaşık 50gün kadar) yatılı kalması dünya,avrupa,asya,Türk ahlakı açısından değerlendiriniz (87 puan)

başarılar dilerim.